Rusya-Ukrayna savaşının dünyamıza kattığı en önemli gelişmelerin başında savaş droneları gelir. Savaş dronelarıyla ilgili bugüne kadar üç yazı yazdım. Yazılarımda hep droneların nasıl kullanıldığından bahsettim. Bu yazımda ise dronelardan, eğer mümkünse, nasıl kurtulabileceğimizi anlatacağım.

En ilkel yöntemlerden başlamak isterim. Bu ilkel dronedan kurtulma yöntemlerinin başında “turtle tank” dediğimiz, etrafı metal plakalarla çevrilen tanklar gelir. Tanklardaki boşluklu zırh mantığıyla üretilen bu ucube araçlar, belli bir noktaya kadar kamikaze dronelara karşı koruma sağlar. Bahsettiğim belli nokta maksimum iki drone. Kullanılan bu ince plakaların, ortalama iki kamikaze drone saldırısı sonucunda paramparça olması oldukça tahmin edilebilir bir durum. Bu araçların esas kötü yanı, güvenli olduğu düşünüldüğü için tankın üstünde, plakaların iç kısmında askerlerin taşınmasıdır. AT RPG mühimmatı bağlanmış olan kamikaze drone saldırısıyla tank hasar almasa da üzerindeki personelin hayatını kaybetmesi tamamen doğal bir durumdur.
Tabiki bahsettiğim iki kamikaze drone saldırısını bertaraf etmesi o kadar da kötü değil. Tank bu sayede ufakta olsa bir avantaj elde ediyor. Gel gelelim bu zırhın en kötü yönüne. Tankın taretinin tüm hareket kabiliyeti yok oluyor. Akılla durgunluk veren bir karar bu. Yani tankı sıradan bi toptan veya obüsten ayıran en önemli noktalardan birini çöpe atmış oluyorsunuz. Ayrıca bu zırh oldukça ağır bu yüzden tankın hızınıda önemli ölçüde düşürüyor. Taraflar bu büyük sorunlardan dolayı daha hafif bir eklenti olarak balık ağı kullandı.


Turtle tanklara göre taretin ve tankın hareket kabiliyetini daha az etkileyen bu yöntemin mantığı, kamikaze droneların balık ağına takılarak tanka isabet etmelerini engellemektir. Yalnız, bu yöntemde de şöyle bir sorun ortaya çıkar: Dronelar yüksek irtifadan diklemesine saldırı yapabildiği gibi, alçak irtifada yatay bir hat üzerinde de hedefi vurabilir. Bunu bir kenara bıraksak bile, yeterince ağırlığa ve hıza sahip bir kamikaze dronunu bu şekilde durdurmak çok zordur. Bu savunma yöntemi ancak düşük hızda ilerleyen kamikaze droneları durdurmakta başarılı oluyor. Yine de kötü bir yöntem olduğunu söylemek abartılı bir eleştiri olur.


Hazır konusu açılmışken, “balık ağı” yönteminden bahsetmek isterim. Bu yöntem irtibat hendeklerinde de kullanılıyor. Bu yöntem, irtibat hendeklerinde tanklara göre daha fazla başarı gösterir. Sebebi ise ağların kullanıldığı irtibat hendeklerinin, tanklar gibi yan kısımlarının açık olmaması ve üstüne atılan kamuflaj sayesinde, kalitesi düşük analog görüntü aktarımı kullanan kamikaze droneların görüşünü engellemesidir. Ancak ufak bir handikap var: İrtibat hendeğinin içinden çıkmayı zorlaştırması. Bu yüzden bu balık ağı sistemi, genelde irtibat hendeklerinin sığınak girişine yakın olan kısımlarında kullanılması daha makul.
İrtibat hendekleri bu şekilde korunurken, sığınaklar çok daha rahat yöntemlerle korunabiliyor. Yapıları sayesinde zaten kamikaze droneların çok fazla hedefi olmayan sığınakların güvenliği genelde girişlerin zikzak çizen kısa bir tünel ve battaniye ile sağlanıyor. Evet, doğru duydunuz, battaniye. En az iki çivinin yardımıyla sığınağın girişine asılan kalın battaniye, kamikaze droneları engellediği gibi olası bir baskında içeriğin görünmesini ve el bombası gibi patlayıcı maddeleri de engeller. Aşağıdaki fotoğrafın tam ortasındaki mavi desenli battaniye, sığınağın girişini koruyor. Bölgedeki birkaç askere göre bu yöntem oldukça etkili, hatta havan ve topçu atışlarının sebep olduğu şarapnelleri durdurmak veya etkisini azaltmak gibi önemli yeteneklere sahip olduğunu da söylediler.

Droneları engellemek dediğimizde aklımıza gelen ilk yöntem sinyal bozucular (Jammerlar). Dronelar, belli frekanslardaki sinyalleri kullanarak kontrol edilirler. Bu sebeple droneların kullandığı frekansları biliyorsak, bu frekanslara müdahale edebiliriz. Rusya-Ukrayna savaşında sinyal bozucular aktif olarak kullanılıyor. Önemli bölgelerde kullanılan sinyal bozucular sayesinde belirli bir mesafeyi dronelardan temizlemek mümkün. Bu nedenle kamikaze veya bomber drone videolarında genelde savunmasız hedeflerin vurulduğunu görüyoruz. Sinyal bozucular belirli frekans aralıklarında ve kısıtlı mesafelerde kullanılır. Sahadaki askerler için pek pratik bir çözüm değildir. Taşınması ve beslenmesi kolay olmadığından dolayı cephede sadece belirli bölgelerde rastlanıyor.
Dronelara karşı iki çeşit sinyal bozucu kullanılır. İlki RF jammerlar; bu jammerlar, droneların kullandığı 2.4GHz-5.8GHz gibi radyo sinyallerini bozarak pilotla drone arasındaki iletişimi keser. Bu yöntem, kamikaze dronelar üzerinde çok büyük bir başarı sağlayamıyor. Özellikle sabit hedeflere uzak mesafeden sabit gaz ve kontrol ile giderken RF sinyal kesici devreye girse bile drone, kumandadan aldığı son komutları kullanmaya devam ederek ilerler. Düşük bir ihtimal olsa da hedefi vurur. Ancak bomber dronelar için RF sinyal kesiciler oldukça etkili. Bildiğiniz üzere bomber dronelar, hedefin üstünde durarak taşıdığı mühimmatı bırakarak saldırılarını gerçekleştirir. Genelde bu dronelar, saldırıyı gerçekleştirirken kumandadan aldıkları sinyal doğrultusunda mühimmatı bırakırlar ki bahsettiğimiz bu senaryoda RF sinyal kesiciler bu saldırıyı engeller.
İkinci sinyal bozucu çeşidi GPS Spoofing’dir. Bu yöntem, dronelarda bulunan ve uçuşa önemli etkisi olan GPS’e yanlış konum bilgileri yollayarak dronenun kontrolsüz bir şekilde uçmasına sebep olur. Gel gelelim savaş bölgelerinde kullanılan dronelar GPS kullanmıyor. GPS kullanmamalarının sebebi, düşman unsurunun GPS sinyallerini yakalayıp kumandanın yani pilotun bulunduğu bölgeyi bulup havan/topçu atışına tutmaması için.

Ayrıca taraflar, sinyal bozucuların etkilerini azaltmak için röle drone dediğimiz sinyal güçlendirici droneları kullanıyor. Röle droneların üzerinde, kumandadan drone’a giden sinyalleri güçlendiren ekipmanlar var. Bu sayede dronenun uçtuğu bölgede sinyal bozucu olsa bile etkisi oldukça azalıyor. Bu kesin bir çözüm değil. Bomber dronelar, röle droneların varlığına rağmen sinyal kesiciler tarafından işe yaramaz hale gelir. Bunun sebebini yukarıda anlatmıştım. Ancak, bu röle drone sistemi özellikle kamikaze dronelar için oldukça işlevlidir. Hedefe sabit gaz ve kontrolde ilerleme sisteminin katedeceği mesafeyi kısaltan röle dronun kullanımı, kamikazeler için sinyal kesicilerin olduğu bölgelerde oldukça önemli hale geliyor.

Sinyali kesmek sahadaki askerler için pek verimli değil. Ancak bu sinyalleri yakalayabilmek hayati öneme sahip. Bu nasıl olacak peki? Droneların haberleşmelerini belirli frekanslar üzerinden yaptığını söylemiştim. Kamikaze dronelar, görüntü aktarımını 5.8GHz frekansı üzerinden gerçekleştiriyor. Eğer elinizde bu frekansı yakalayan bir cihaz varsa, transfer edilen görüntüyü izleyebilirsiniz. Bu tür görüntü alıcı cihazların fiyatları da bir hayli ucuz. 100 dolara alabildiğimiz bu ürünleri internette “FPV alıcı monitörü” olarak aratırsanız bulabilirsiniz; fiyatlar aşağı yukarı bu seviyede. Peki bu cihaz sahadaki personele ne gibi bir avantaj sağlar?
Sinyal yakalayıcıların iki çeşidi vardır: ekranı olanlar ve olmayanlar. Aslına bakarsanız, ikisi de oldukça işe yarıyor. Ekranı olmayan modeller, droneların kullandığı frekans aralıklarında sinyal yakalayınca size uyarı verir. Bu sayede çevrenizde bir drone aktivitesinin olduğunu anlayıp daha dikkatli davranabilirsiniz. Ekranı olan modellerse bu sinyalleri yakalayıp size uyarı vermenin yanı sıra, yakaladıkları görüntü aktaran sinyalleri ekrana yansıtır. Tepenizde uçan droneların kamerasını görmek demek, bu dronun nereye gideceğini görmek demektir. Çevrenize hakimseniz, dronun hedefinde olup olmadığınızı anlayabilirsiniz.
Bu cihazlar özellikle Ukrayna tarafında oldukça fazla kullanılıyor. Ekransız olan modeller lojistik araçlarının olmazsa olmazı. Cephede bulunan sığınaklarda çoğunlukla ekranlı model tercih ediliyor. Bu cihazların üzerindeki ufak antenleri bir çatı anteniyle değiştirirseniz, çok geniş bir çevredeki drone aktivitesini gözlemleyebilirsiniz. Droneların bu denli yoğun kullanıldığı savaşta, böylesine bir cihaz size oldukça fazla avantaj sağlar.


Bu bahsettiğim cihazların yanı sıra DJI markasının Aeroscope isimli bir cihazı mevcut. Bu cihaz, çevredeki DJI droneları tespit etmeye yarıyor. Ancak yukarıda bahsettiğim araçların aksine, DJI Aeroscope tespit ettiği dronun nerede olduğunu, hangi rotayı izlediğini ve GPS bilgilerini görebiliyor. En önemlisi de dronun pilotunun tam konumunu gösterebiliyor. Bu gerçekten can alıcı bir özellik. Rusya-Ukrayna savaşında droneların aktif kullanılmaya başladığı sırada bir anda Ukrayna’daki tüm DJI Aeroscopelar çalışmayı durdururken, Rus tarafının Aeroscopeları sorunsuz çalışmaya devam etti. Bunun sebebini sanırım tahmin edebilirsiniz.
Ancak Ukraynalılar bu sorunu kısa sürede çözdüler. Peki bu hayati önem arz eden sorun nasıl çözüldü? Öncelikle DJI modelleri kullanan Ukraynalı drone pilotları, eğer telefon bağlantılı bir kumanda kullanıyorsa iPhone tercih ettiler. Bunun sebebi, iPhone’larda GPS konumunu kapatabiliyor olmamız ve DJI uygulamasını kullanırken otomatik olarak açılmıyor olmasıdır. Android cihazlarda ise DJI’ın uçuş uygulamasını kullanırken, siz farkında olmasanız da GPS konumunuz uygulama tarafından çekiliyor. Android cihazlarda bu durumun üstesinden gelmek için sahte GPS kullanılabilir, ancak yine de biraz riskli.
Bir başka çözüm ise dronu pilottan olabildiğince uzakta çalıştırmaktır. Birçok pilot, droneları kontrolü gerçekleştirdikleri bölgenin en az 100 metre uzağında çalıştırıp kalkışı gerçekleştirir. Aynı şekilde, drone dönüş sağladığında hızlı bir şekilde bağlantıyı kesip, dronu kapatıp iniş bölgesinden uzaklaşılır. Bu sayede düşman unsurları pilotu göremez, ancak dronun bilgilerini yakalasa bile kalkış/iniş bölgesi pilottan uzak olduğu için olası bir topçu atışında pilot güvende olur.

Lazer sistemlerine değinmek çok isterdim ancak bunlar tamamen söylemden ibaret. Rusya, lazer silahları ile drone düşürdüğünü iddia ediyor ancak bunu kanıtlayamıyor. Ukrayna ise bu iddiaları tamamen yalanlıyor. Bu sebeple henüz var olmayan bir konuya yazımda yer vermem doğru değil. Bunun yerine herkesin aklındaki çözümü anlatmak istiyorum: Pompalılar…
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki pompalı tüfeklerin savaşta kullanılması konusunda uluslararası hukukta büyük tartışmalar var. 1899 ve 1907 Lahey Konvansiyonu’nda yasaklanması tartışılmıştır. 1949 Cenevre Sözleşmesi’ne göre pompalı tüfek, gereksiz acı veren ve ayrım gözetmeyen silah kapsamında görüldüğü için yasak olduğu söylenebilir. Ancak, bizim konumuzu ele alırsak, pompalı tüfekler insana değil dronelara karşı kullanılacağı için bu tartışmaların dışında tutulabilir. Peki pompalılar gerçekten dronelara karşı kesin çözüm olabilir mi? Bu soruya net bir cevap vermek zor. Çünkü bu sorunun cevabı, pompalı tüfeği taşıyan askerden askere değişir. Tüfeği kullanan askerin nişancılığı ne kadar iyi? Kullandığı tüfeğin menzili ve mühimmatı ne? Bu sorulara gerekli cevabı verirsek, başta sorduğum sorunun cevabını bulabiliriz. Ancak şunu da unutmamak lazım, kamikaze dronelar saatte ortalama 200 km hıza ulaşabiliyor. Bu denli hızlı ve ufak bir hedefi vurmak için iyi bir atıcı olmak şart.
Diyelim ki pompalı tüfeği taşıyan asker çok iyi bir atıcı, elindeki tüfek ve mühimmat da yeterli. Eğer bu askerde veya çevresindeki arkadaşlarında droneların sinyalini tespit edip önceden haber verecek sinyal yakalayıcı yoksa, üzerlerine gelen dronun sesini duyduktan, dronun patlamasına kadar geçen süre sadece birkaç saniye. Bu süre zarfında dronun nereden geldiğini farkedip tüfeğini hazırlayıp drona nişan alması pek mümkün değil gibi. Ancak bahsettiğim gibi, sinyal yakalayıcıyla pompalı tüfeğin ortak kullanımı cephedeki askerlere müthiş bir avantaj katar. Bu sebeple dronelara karşı pompalı tüfeğin kesin bir çözüm olması için tüfeği taşıyan askerlerle yanındaki arkadaşlarının koordine çalışması gerekir.

Bir süredir bu yazıyı yazmakla meşgulüm. Birkaç aydır prototipleri geliştirilen, ancak ben bu yazıyı yazarken aktif olarak kullanılmaya başlayan bir teknoloji var. Bu teknoloji sayesinde droneları jamlemek imkansız hale geliyor. Yazıda bahsettiğim gibi jammerlar, dronelara karşı en önemli savunma yollarından biri. Fakat artık savaş bölgesinde fiber optik kablolu kamikaze dronelar kullanılmaya başlandı. “Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim. Aslına bakarsanız bu teknolojinin kullanımı oldukça basit. Drone ve pilot arasındaki kablosuz iletişim, fiber optik kablolar aracılığıyla kablolu iletişime çevrilir. Bu sayede drone ve pilotun iletişimini engellemek imkansız hale gelir. Fiber optik kabloyla kontrol edilen dronun menzili 10 kilometre civarında. Gerçekten iyi bir mesafe, hatta birçok dronun menzilinden fazla. İletişimin kablolu olması sayesinde çevresel etkenler sebebiyle iletişimin kesilmesinin de önüne geçiliyor.
Şu an fiber optik kablolu kamikaze droneları Rusya aktif olarak kullanıyor. Ukrayna’nın bu teknolojiyi kullandığına dair bir görüntü görmedim. Kısa sürede Ukrayna da bu teknolojiye adapte olacak ve cephede, durdurulması imkansıza yakın olan bu droneları kullanacaktır. Üzerine kısa bir süre düşününce, bu droneların tek kötü yanının kablonun pervaneye veya çevresel etkenlere takılması, bu nedenle hedefe varamadan etkisiz hale gelmeleri olabileceğini düşünüyorum. Çok fazla videoya denk gelmedim, izlediğim videolarda bu dronelar bir sıkıntı yaşamadan hedefe isabet ediyor. Yakın zamanda bu dronelarla ilgili çok daha fazla görüntü izleyeceğimize eminim. Asıl merak ettiğim şey, nasıl bir önlem alınacak? Eminim ki her iki taraf da fiber optik kablolu kamikaze droneları üretmenin yanı sıra, bu droneları nasıl durduracağını da araştırıyor.

Yazımın sonuna geldim. Fark edeceğiniz üzere, birçok soruya net bir yanıt bulamadım ve bu soruları havada bıraktım. Bunun sebebi, savaş dronelarının çok yeni bir teknoloji olması ve kesin olarak bu ölüm saçan kuşlardan kurtulmanın bir yolunun henüz bulunmamış olması. Teknolojinin savaş zamanı hızlı geliştiği herkes tarafından bilinen bir gerçek. Elbette, yakın bir zamanda dronelardan kurtulmanın kesin bir yolu ortaya çıkacaktır. Ancak unutmamamız gereken bir konu var: Yakın gelecekte ortaya çıkabilecek anti-drone teknolojilerinin başarılı sayılabilmesi için uzun bir süre aktif kalıp işe yarar olmaları gerekir. Eğer ortaya çıkan anti-drone teknolojisi, birkaç gün içinde yeni bir teknolojiyle işe yaramaz hale gelirse, ortada konuşmaya değer bir konu olmayacaktır.